Anasayfa    Özgeçmiş    Yazılar    Fotoğraflar    Yorumlar    Duyurular    İletişim      

GÜLDEN AYDIN- HÜRRİYET<br>Yoldaş Nergiz Latin Amerika’da

   GÜLDEN AYDIN- HÜRRİYET
Yoldaş Nergiz Latin Amerika’da




Nergiz Savran Ovacık, 68 kuşağının ODTÜ’lü devrimcilerindendi. Emekliye ayrıldıktan sonra, 62 yaşında kendi deyimiyle “faşizme direnen, diktatörlerini yargılayan, sosyalist yönetimlerin iş başına geçtiği Latin Amerika”ya dört ay süren bir seyahat yaptı. Orada çektiği fotoğraf ve videoları ‘Leyla’nın Anneannesi Latin Amerika Yollarında’ başlığıyla gösteriyor

Nergiz Savran, İzmir Amerikan Koleji’nden sonra 1972’de ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 12 Mart 1971 askeri muhtırasını takiben tutuklandı. Ankara’da Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’nda iki buçuk yıl yattı, 1974 affıyla serbest kaldı. Nergiz’i ilk gençlik yıllarımın İzmir’inde tanıdım. ‘68 kuşağından bir büyüğüm, yoldaşımdı. Eşi Hüsnü ve kızları Fatma’yı, Güzelyalı semtindeki mütevazı evlerini, sakin ve güleryüzlü hallerini hiç unutmadım. İzmir defterimde, onların da yeri özeldi.
Nergiz, 12 Eylül öncesinde İzmir Belediyesi’nin ESHOT (Elektrik Su Havagazı Otobüs Troleybüs) biriminin bilgi işleminin kurucusu ve yöneticisiydi. Aynı zamanda Mem-Der (Memurlar Derneği) başkanıydı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra 1402’li sayılı kanunun kurbanı olup işten atılınca özel sektöre geçti.
İki yıl önce karşılaştığımızda, artık genel müdür danışmanlığından emekliye ayrılmıştı. Ve de tek başına çıkacağı Latin Amerika gezisinin hazırlıklarına başlamıştı. İspanyolca öğreniyordu. Ve Nergiz, 3 Nisan’da İstanbul ODTÜ Mezunlar Derneği Fotoğraf Kulübü’ndeydi. ‘Leyla’nın Anneannesi Latin Amerika Yollarında’ adlı fotoğraf ve video gösterisini yapıyordu. Bu gezinin perde arkasını kendisi anlattı.

BÜYÜLEYİCİ LATİN AMERİKA

Emeklilik günlerimin altı ayını Foça’da, altı ayını da kızım Fatma ve torunum Leyla’ya yakın olmak için İstanbul’da geçiriyorum. Aslında 1990’dan beri dünyayı geziyorum, fotoğraf çekiyorum. Bugüne kadar küçük arkadaş gruplarıyla ve esnek rotalarla 45 ülkeye gittim. Ama en maceralısı geçen yıl çıktığım ve dört ay süren Latin Amerika gezisiydi. Benim için büyüleyiciydi bu kıta. Hem geleneklerini koruyan hem faşizme direnen, diktatörlerini yargılayan, çoğu ülkelerinde sosyalist başkanların başa geçtiği bir yerdi. Hakkını vererek gezmek için önceden iki yıl İspanyolca dersi aldım. Benimle gelecek arkadaşlarım bile sonunda vazgeçmişti. Tam da çok sevdiğim Hüsnü ve Ömer’i de kaybettiğim dönemdi. Ama gezimi ertelemedim. Ülkeyi, insanlarını tanımak için uçak yerine otobüsü tercih ettim. Arjantin’in başkenti Buenos Aires’ten başlayıp Patagonya’yı kat ederek Macellan Boğazı’na kadar indim. Arjantin ve Şili’yi geçip Bolivya, Peru ve Meksika’yı gezdim. Machu Pichu, Colca Kanyonu’nu gezdim, İnka, Maya, Aztek uygarlıklarını gördüm.

MERSİNLİ FERNANDO

Şili’deki Macellan Boğazı’nı görmek için en güneye indim. Tanımadığım yerlerde, tek başıma olmaktan, yabancılarla birlikte kalmaktan hiç korkmadım. Çok gezince insan sarrafı oluyorsun. 55 saatlik otobüs yolculuğum sırasında 23 yaşındaki Mersinli Feyyaz Alaçam’la karşılaştım. Kendini Fernando diye tanıtıyordu artık orada. Kontrol sırasında pasaportumu görünce Türk olduğumu anlamış. Mersin Üniversitesi’nde kimya okumuş. Ama İspanyolca bilmiyordu, çok az İngilizcesi vardı. Güzergâhımız ayrılınca, ona “Su istiyorum, ekmeğiniz var mı” gibi acil durumlarda lazım olacak İspanyolca sözler yazıp verdim. Gezi boyunca Peru Arequipa’da yaşayan Melahat’la, rehberlik yapan Cem’le tanıştım. Yine Peru’da, Cusco’daki Türk aileyle karşılaştım. Ayvalık’ta yaşıyor, kışın kızlarıyla birlikte dünyayı dolaşıyorlarmış.

ÖPÜŞEREK EL ELE YÜRÜYEN GENÇLER VE YAŞLILAR

Latin Amerika’da insanlar sokaklarda el ele, öpüşerek dolaşıyor. Yaşlısından gencine kadar böyle. Mutlu olduklarını, mutluluklarının da insan ilişkilerine yansıdığı izlenimi yarattı bende. O güne kadar gezdiğim ülkelerde görmediğim kadar birbirine yakın insanlar gördüm. Arjantin gerçekten çok demokratik bir ülke. Sağlık hizmetleri ücretsiz. Mesela bir diş sorunu yaşadım. O sırada poliklinikte diş hekimi yoktu, evinden çağırdılar. Bolivya çok fakir bir ülke olduğu için Arjantin’e geliyorlar. Parklara çadır kurup yaşıyorlar. Ama kimse onlara müdahale etmiyor. Arjantin’de tolerans düzeyi çok yüksek. Kadınlar çok açık saçık giyiniyor. Gece geç saatlerde sokaklarda rahat rahat dolaşabiliyorlar. Kimse de onlara ‘kötü kadın’ gözüyle bakmıyor. Bu bende ‘çok güvenli bir ülke’ izlenimi yarattı. Kadın erkek ilişkilerinde özellikle Şili ve Arjantin çok modern. Buenos Aires’te Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı) Anneleri’ni izlerken hüngür hüngür ağladım. Askeri cunta zamanında kaybedilen torunları için yürüyorlar. Yıllar içinde çok güç kazandılar. Bu iş için dünyanın en büyük DNA bankasını kurdular. Onlarla birlikte dans ettim.

BENDEN YAŞIMDA YALNIZ KADIN YOKTU

Dört ay boyunca benim yaşımda ve tek başına gezen hiçbir kadınla karşılaşmadım. Az da olsa gördüğüm yaşıtlarım, ya karı koca ya da sevgiliydi. Yalnız gezenlerin en yaşlısı 37 yaşındaydı. Hepsi ya evini satmış ya da para biriktirmiş, altı-sekiz aylığına dünyayı geziyordu. Öğrenci gezginler de bir aylık tatil için gelmişti. Normalde tanımadığım insanlarla rahat ilişki kuramam. Ama bu gezi bana bunu da öğretti. Hiç tanımadıklarıma “Merhaba, masanıza oturabilir miyim” demenin onları da mutlu ettiğini gördüm. Bu şekilde bazılarıyla yolculuğa birlikte devam ettik. Otobüs beklerken tanıştığım Güney Afrikalı Estelle ile Araquipa’da üç gün aynı odayı paylaştık, Colca Kanyonu’na beraber gittik. “Ne işim var buralarda, keşke evimde olsam” duygusuna pek kapılmadım. Sadece bir kez hastalandım. 10 gün yemek yiyemedim. Bu yüzden altı kilo kaybettim. Yine de gezi programımı bozmadım. Yalnız dolaşmaktan zaman zaman sıkıldığım, “keşke bir arkadaşımla dolaşsaydım” dediğim oldu tabii. Tek başına yemek yemek keyifli olmuyordu çünkü. Bazı etnik şov programları için gece tek başıma çıktığım da oldu. Bu yüzden kaldığım hostelde yemeğimi pişirdim, bloguma yazdım. Telefonla konuşamadığım için çocuklarım beni blogumdan izleyebiliyor, iyi miyim, kötü müyüm anlıyordu. Birkaç gün yazmasam hemen e-postalar gelmeye başlıyordu.

ARJANTİNLİ ADAMLA MACHA PICHU’DA

Etkilendiğim, hoşluklar yaşadığım erkekler de oldu. Mesela Machu Pichu’ya trenle giderken yanıma bir Alman çocuk oturdu. İki saatlik yolculukta kanka gibi olduk. Sosyal yanları güçlü, çok akıllı gençlerle tanıştım. Bir adamdan çok hoşlandım. Arjantinliydi, İngilizce bilmiyordu. Machu Pichu’da dağa birlikte tırmandık. Çok hoş arkadaşlık ettik ama sonrasında internetten ona yazdığımda bana cevap vermedi. Gezideki en güzel ritüellerden biri de Pacha Mama (Toprak Ana), İnkalar’dan kalan bir inanca tanık olmam. Herkes içkisini yarıladığında, kalanını Pacha Mama için toprağa döküyor. Latin ülkelerde gelenek böyle. Ben de öyle yaptım tabii.
07 Nisan 2012



Fotoğraflar


[Fotoğrafı büyültmek için üzerine tıklayın.

2412


YORUMLAR

Bu yazı için henüz yorum yazılmamıştır.




© Ekim 2015, NergizOvacik.com